Uluslararası kategoride proje bulunamadı!
Oryantasyon Sürecinde Akran Danışmanlığının Birinci Sınıf Hemşirelik Öğrencilerinin Hemşirelik İmajı Algılarına Etkisinin İncelenmesi
Oryantasyon, yeni bir işe, yeni bir okula, üniversiteye giren kişinin çevresine, işine, okuluna alışabilmesi hedeflenerek, iş ya da okulda bulunan yetkililer tarafından işin niteliğine özel olarak hazırlanan kısa süreli bir eğitim sürecidir. Lisans düzeyinde eğitim veren birçok hemşirelik yüksekokulu ve fakültelerde çeşitli oryantasyon programları yapılmaktadır. Çalışmalarda hemşireliğin kolay istihdam edilme, düşük puan, kolay eğitim, mesleğe özel ilgi duyma gibi farklı nedenlerle tercih edildiği belirtilmektedir. Ancak yapılan literatür incelemesinde hemşirelik tercihlerinde mesleğin gerektirdiği mesleği sevme, fedakarlık ve özveri ile gerçekleştirme gibi gerekliliklerinden çok hemşire açığı ile ilişkili kolay istihdam edilmenin önde gelen bir neden olduğu görülmektedir. Bu bağlamda meslekten ayrılma, mesleği yapmama, meslek gereklerinden uzak davranma gibi durumların meslek profesyonellerinin, meslek adaylarının ve toplumdaki hemşirelik imajını olumsuz etkilediği söylenebilir. Uygun olmaya hemşirelik imajına sahip hemşire adaylarının akran danışmanlığın oryantasyon sürecine dahil edilmeleri mesleği tanıma, sevme ve mesleki aidiyetle eğitim sürecini yürütme davranışlarına etki edeceği düşünülmektedir. Ayrıca bu çalışmayla Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden ‘Nitelikli Eğitim’ e destek verilebilir. Bu doğrultuda yapılan araştırma, birinci sınıf hemşirelik öğrencilerinin akran danışmanlığıyla yürütülen oryantasyon sürecinin hemşireliğe yönelik imaj algılarına etkisini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Tek merkezli, randomize kontrollü ön test- son test tasarımındaki bu araştırma, deney ve kontrol gruplarında 54’er olmak üzere toplamda 108 birinci sınıf hemşirelik öğrencisi ile Mersin Üniversitesi Hemşirelik Fakültesinde Eylül 2023 – Şubat 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecektir. Araştırmanın verileri; Sosyodemografik Bilgi Formu, Hemşirelik Mesleğine Yönelik İmaj Ölçeği kullanılarak toplanacaktır. Araştırma sonucunun en az ulusal/uluslararası bilimsel bir kongrede poster/sözel bildiri olarak sunulması ya da ulusal/uluslararası hakemli dergide yayımlanması planlanmaktadır. Araştırmada olumlu hemşirelik imajı oluşturmada akran danışmanlığının orta düzeyde etkili olması durumunda çalışma sonuçlarının rapor olarak ilgili kurum ve kuruluşlara iletilmesi ile yapılan uygulamaların sürdürülebilirliği ve yaygınlaşması sağlanabilir.
29.09.2023 – SÜMEYYE KAYA KOCAGİL, Haydar Şahin, Nisa Hazar Kurtcebe
Serebral Palsi Tanısı Alan Çocukların Ebeveynlerinin Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışlarının Belirlenmesi ve Geliştirilmesi
Serebral Palsi (SP), çocuğun nörogelişimsel olarak etkilendiği, yaşam kalitesinin olumsuz olarak değiştiği çok yönlü hastalıklardan biridir. Çocukluk çağının en sık görülen ve en çok bilinen nörogelişimsel bozukluğudur. Dünyada yaklaşık 17 milyon serebral palsili çocuk olduğu, 350 milyon insanın bu kişilerle ilişkili olduğu bildirilmektedir [1].Serebral palsi tanısı alan çocuklar yaşamlarının her döneminde farklı sorunlarla karşılaşmaktadır. Çocuk, ailesi ve yaşadığı toplumla bir bütündür. Karşılıklı olarak birbirini etkileyen bir mekanizma söz konusudur. Sorunlar bütüncül şekilde düşünüldüğünde çocuğun durumu önce mikro çevresi olan ailesini daha sonra da toplumu etkilemektedir. Çocuğun durumunun değerlendirilmesi, tedavi ve rehabilitasyon süreci aileden ayrı düşünülemez. Bakım veren profesyonellerin aile ve çocuğu bir bütün olarak değerlendirmesi, sorunları en aza indireceğinden önemli ve gereklidir[2,3,4]. Ailede hasta bir bireyin olması ailedeki rolleri ile ilişkili olarak aile işlevlerinin bozulmasına ve ailedeki rol ve sorumlulukların farklılaşmasına neden olabilir. Ebeveynlerin hasta çocuğun durumuna uyum süreci içerisinde yaşadıkları göz önüne alındığında duygusal, sosyal, fizyolojik birçok gereksinimlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Hasta bir çocuğa sahip ebeveynlerin yaşam kaliteleri değişmekte, depresyon, yaygın anksiyete bozuklukları, uyku problemleri ve yoğun stres yaşadıkları bilinmektedir. Ayrıca uygun olmayan beslenme ve fiziksel aktivite düzenine sahip olmaları, sigara , alkol gibi sağlığı tehdit edici madde kullanımı, gelecek kaygısı, bakım verici rolünü yerine getirememe, sosyal izolasyon, kişisel ilişkilerde bozulma gibi toplumsal ve bireysel etkileri olan birçok durumla karşı karşıya kaldıkları belirtilmektedir [5-7]. Sağlıklı yaşam biçimi davranışları, yeterli ve dengeli beslenmeyi, stres yönetimini, düzenli egzersiz yapmayı, manevi gelişimi, kişilerarası ilişkileri ve bireyin sağlığını koruma ve geliştirmesine ilişkin sorumluluk almasını kapsayan bir olgudur. Sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının oluşturulması bireyin kültürel ve sosyal yaşantısı, geçmiş deneyimleri, süregelen hastalığın varlığı, içerisinde yaşadığı toplumun sağlık ölçütleri, cinsiyet farklılıkları gibi birçok parametreden etkilenir. Doğal olarak serebral palsi gibi uzun bir yaşam sürecini kapsayan ve bakım verici rolü üstlenen aile bireylerini olumsuz olarak etkileyen bir hastalık tanısı alan çocuk ebeveynlerinin genel sağlık davranış örüntüleri, içerisinde bulundukları durumdan etkilenecektir [7,8]. Ebeveynlerin sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının desteklenmesi toplum sağlığının korunması ve sürdürülmesi açısından oldukça önemlidir.
01.04.2019 – 01.01.2021 SÜMEYYE KAYA KOCAGİL, RANA YİĞİT